Gezi Yazıları: Amsterdam
Brüksel'den Megabus ile 2.5 saate Amsterdama vardık. Tranway ile merkeze 26 numarayla gidebilirsiniz. Tramway ücreti 2.80 euro. Amsterdam zaten diger avrupa şehirlerine göre kucuk bir yer. 3-4 saat gezseniz merkezi çözersiniz. Google-Maps'i kullanarak hostelimizi bulduk. Eşyalarımızı yerleştikten sonra sehirde bir keşif turu attık. Christmas oldugu icin sehirin her yanini ışıklandırıp süslemişlerdi. Sergiler kurulmuş hediyelik eşyacılardan, Wafflecilara, Tatlıcılardan, Hot Dog'a, sıcak şaraptan, Barlara kadar yaaani hersey vardı :) Amsterdam için sular şehri demelerini gittiğinizde anlıyorsunuz çünkü 100 metre de bir köprü bir kanal çıkıyor karşınıza. Her milletten insani görüyorsunuz. Ve herkes cok iyi derecede ingilizce biliyor. Tren istasyonun da bir temizlik görevlisine tuvaletin yerini sordum kadin bana öyle bir cümle kurdu ki cümleden sadece left ve right'i anladım :D
Aksam saatlerinde Amsterdam'da olduğumuz için yarim gunumuzu sokaklarda gezerek değerlendirdik. Hayat burda da çok pahalı. Euro kullanılan herhangi bir yere giderken yanınızda yiyecek götürmenizi bir kez daha oneririm. Çünkü Burger King'de menüler 7-10 euro arası keza Mc Donald's da böyle, Kebabcılar da döner ekmek 5-6 euro, bir waffle 5 euro, markette su 2 euro, kola 3-4 euro vs. Wi-fi bulmak ise başka sıkıntı bunun için Mc Donald'slar ve çay kahve içecekseniz cafeler tek çareniz.
Öteki gun sabah 9 gibi kalktık. Hostelden aldığımız şehir haritasından gezilecek yerlere baktık. Dam Meydanına gittik fotoğraf çekildik, nehirin kenarlarında fotoğraf çekildik daha sonra 9 euroya Kanal Turuna katıldık 1 saat surdu ve tavsiye ederim güzeldi. Madame Tussoud Müzesine gittik giriş ücreti 19 euroydu ama inanılmaz bir bal mumu müzesi. Futbolculardan, Film Starlarına, Einstein'dan Charlie Chaplin'e kadar aklınıza kim gelirse yapmış adamlar. Deli gibi fotoğraf çekildik ve çok eğlendik. Amsterdam' da en çok beğendiğim yer burasıydı. Akşam saatlerinde ise cafe&shoplarda zaman geçirdik. Buraların ortamları çok farklı oluyor görmeden bilemezsiniz :)
Amsterdam'daki son günümüzde ise Heineken Fabrikasına gittik. Giriş ücreti 17 euroydu. Biranın yapılışını, eski aletlerini, hammaddelerini vs. görüyorsunuz. Size bir bileklik veriyorlar bu bileklikle 3 tane bira içip bir tanede Heineken Açacagi hediye ediyorlar. Burası da güzeldi meraklıları için :) Daha sonra ise " IAMSTERDAM" yazisinin olduğu ünlü parka gittik ve tabiki harflerin icine girerek fotoğraf cekildik :) Aksam ise Redlight District'de gezdik. Erkeklerin ilgisini daha çok ceken yer burasi :) Saat 20:00 de ise Pub Crawl diye bir tura katıldık. Bu tur kapsamında elemanlar sizi 5 tane pub ve 1 tane Club'a götürüyor. Her gidilen mekanda ise ucretsiz Shot veriyorlar ve en sonda Amsterdam hatırası bir penye. Ücreti 17 euroydu bunuda tavsiye ederim verdiginiz paranın karşılığını aldığınız bir tur.
Amsterdam için sosyolojik bir gözlem ile yorum yapmak gerekirse şehir düzenli bir yapıya sahip, tarihi mimariyi korumuşlar, o kadar çok turist var ki Hollandalı görmek zor, Alt Sınıf işlerde genellikle zencileri, Faslıları, Pakistanlıları falan calıştırıyorlar. Her anlamda bir günah şehri diyebiliriz. Ot, kokain, esrar, hayat kadını ve alkol, Amsterdam'ın özeti. Cigara , sigaradan daha çok tüketilen bir ürün.
Biz dolu dolu 2,5 gün geçirdik ve çok eğlendik herkese öneririm :)
Aksam saatlerinde Amsterdam'da olduğumuz için yarim gunumuzu sokaklarda gezerek değerlendirdik. Hayat burda da çok pahalı. Euro kullanılan herhangi bir yere giderken yanınızda yiyecek götürmenizi bir kez daha oneririm. Çünkü Burger King'de menüler 7-10 euro arası keza Mc Donald's da böyle, Kebabcılar da döner ekmek 5-6 euro, bir waffle 5 euro, markette su 2 euro, kola 3-4 euro vs. Wi-fi bulmak ise başka sıkıntı bunun için Mc Donald'slar ve çay kahve içecekseniz cafeler tek çareniz.
Öteki gun sabah 9 gibi kalktık. Hostelden aldığımız şehir haritasından gezilecek yerlere baktık. Dam Meydanına gittik fotoğraf çekildik, nehirin kenarlarında fotoğraf çekildik daha sonra 9 euroya Kanal Turuna katıldık 1 saat surdu ve tavsiye ederim güzeldi. Madame Tussoud Müzesine gittik giriş ücreti 19 euroydu ama inanılmaz bir bal mumu müzesi. Futbolculardan, Film Starlarına, Einstein'dan Charlie Chaplin'e kadar aklınıza kim gelirse yapmış adamlar. Deli gibi fotoğraf çekildik ve çok eğlendik. Amsterdam' da en çok beğendiğim yer burasıydı. Akşam saatlerinde ise cafe&shoplarda zaman geçirdik. Buraların ortamları çok farklı oluyor görmeden bilemezsiniz :)
Amsterdam'daki son günümüzde ise Heineken Fabrikasına gittik. Giriş ücreti 17 euroydu. Biranın yapılışını, eski aletlerini, hammaddelerini vs. görüyorsunuz. Size bir bileklik veriyorlar bu bileklikle 3 tane bira içip bir tanede Heineken Açacagi hediye ediyorlar. Burası da güzeldi meraklıları için :) Daha sonra ise " IAMSTERDAM" yazisinin olduğu ünlü parka gittik ve tabiki harflerin icine girerek fotoğraf cekildik :) Aksam ise Redlight District'de gezdik. Erkeklerin ilgisini daha çok ceken yer burasi :) Saat 20:00 de ise Pub Crawl diye bir tura katıldık. Bu tur kapsamında elemanlar sizi 5 tane pub ve 1 tane Club'a götürüyor. Her gidilen mekanda ise ucretsiz Shot veriyorlar ve en sonda Amsterdam hatırası bir penye. Ücreti 17 euroydu bunuda tavsiye ederim verdiginiz paranın karşılığını aldığınız bir tur.
Amsterdam için sosyolojik bir gözlem ile yorum yapmak gerekirse şehir düzenli bir yapıya sahip, tarihi mimariyi korumuşlar, o kadar çok turist var ki Hollandalı görmek zor, Alt Sınıf işlerde genellikle zencileri, Faslıları, Pakistanlıları falan calıştırıyorlar. Her anlamda bir günah şehri diyebiliriz. Ot, kokain, esrar, hayat kadını ve alkol, Amsterdam'ın özeti. Cigara , sigaradan daha çok tüketilen bir ürün.
Biz dolu dolu 2,5 gün geçirdik ve çok eğlendik herkese öneririm :)
Adamsın Drogba
YanıtlaSilEyvallah Yılmaz Abi :)
YanıtlaSilÇok keyifli yazı olmuş elinize sağlık.
YanıtlaSilwww.amsterdamda.com