Bir Aşk Hikayesi
....Onu ilk görüğünde fark edersin, kalabalıkdan sadece ona odaklanırsın. Aklından onlarca soru geçer adı ne, sevgilisi var mı, sesi nasıl... Ama soramazsın zordur. Tanıştığında hayalindekiyle tanıştığın kız arasında pek fark olmadığını görmek kendin için tehlikelidir çünkü aşık oluyor olma ihtimalin oldukça artmış demektir. Ona her baktığında içinden birşeyler gider bunu kimseye anlatamazsın. Sevdiğini söyleyemezsin erken diye, daha da beraber vakit geçirmek istersin, mesaj atmak konuşmak istersin dahadalar arttıkça kendinden uzaklaşıp başka biri olmaya başlarsın. O an fark edemezsin bunu, üzerinden uzun zaman geçtikten sonra geriye kendine baktığında anlarsın o adamın sen olmadığını. Düşünceler başlar, onunda sana karşı olan hislerini merak edersin soramazsın, sorarsın net cevap alamazsın. O net cevabı aldığında bulutlarda yürüyormuş gibi de hissedebilirsin dünyan başına da yıkılabilir zordur. Eğer bulutlarda yürümeye başladıysan geri dönüşü yoktur o mutluluk insanı içine çeker gözün başka şey görmez olur. Normalde açık olan algıların kapanır, baskın olan duyguların diğerlerinin çalışmasına izin vermez. Sevgi, mantıklı olmayı Sadakat, şüpheyi bastırır. Kötü birşey olabilme ihtimalini düşünmezsin, kendini ve karşındakini sorgulamazsın göz yumarsın. Konuştukça, tanıdıkça, öğrendikçe hayatını seni içine çeker kaybolursun. Kayboldukça değişirsin daha iyi olayım şunu yapayım bunu alıyım şunu söylemeliyim dedikçe dahada değişirsin belkide değiştiğin için kaybedersin...
Kaybettikten sonrası ise derin bir çukurdur. Çok uzun zaman çıkamazsın ordan çabalarsın çabalarsın baktığında geriye aynı yerde olduğunu fark edersin. Onu görmemek için kaçarsın başka memlekete bu bir yoldur ama çare asla değil. Geceler başlar hiç sevmediğin geceler. Başını her yastığa koyduğunda düşünceler bitirir adamı aldatılmak fena koyar insana hazmetmesi zordur. Uyumayı başarabilirsen bu sefer rüyalar bırakmaz adamı sanki inadına yapıyormuş gibi onun yüzünü görürsün, gözlerinin içini, dudaklarının sıcaklığını hissedersin yada ellerinin soğukluğunu sanki gerçek gibi.. Sabah uyandığında uyku sersemliğiyle fark edemezsin düşünmeye başlarsın anılarını, her gün düşünürsün bıkmadan yorulmadan sadece düşünürsün. Yeni başlayan günde zihnini meşgul etmeye çalışırsın arkadaşlarınla zaman geçirirsin, saatlerce oyun oynar televizyon izlersin beynine düşünmek için fırsat vermemek için. Arkadaşlarınla dertleşirsin içersin içtikçe anlatırsın, tavsiyeler dinlersin ama tavsiye dinlemek istemezsin sadece anlatmak istersin sanki o zehiri vücudundan atarcasına. Ona birşeyler söylemek istersin bu kimi zaman beni bırakma. gitme de olabilir küfür de olablir o an ki duygularında olabilir yada sadece "neden" yazmak gelir içinden. Yazamazsın...
İşin en zor tarafıda onu hergün görmek zorunda kalmaktır. Yüzüne bakamazsın sanki suçlu senmişsin gibi kafanı çevirirsin önüne bakarsın olmaz. Sesini duymamak için mümkün olduğunca uzaklaşmaya çalışırsın, arkadaşlarının yanında normal davranmaya çabalarsın. Gülmek ise en zorudur. Ne mutsuz olduğunun bilinmesini istersin ne de mutlu görünmek. Burda oyunculuk başlar en ünlü aktörlere taş çıkarırcasına performansın başlar. Seyircilerde çevrendekilerdir o kadar iyi oynarsın ki bunu fark edemezler.
Üstünden mevsimler geçtikten sonra kin biter, nefret azalır, sevgi biter ve geriye bakıp düşünürsün. O zamanın verdiği duygu karmaşasında göremediklerini görmeye başlarsın onu ilk gördüğün andan en son ana kadar. Daha sağlıklı görürsün herşeyi o süreci analiz edersin kendi kendine. Ama o acı hep kalır gitmez. Sen onu içine gömersin üstüne yeni anılar eklersin beliki de daha güzel anılar ama o gitmez. Düşünmemeye başlarsın yüzünü görmemeye sesinin duymamaya ama o gitmez oradadır. Sadece daha derine gömülür...
Kaybettikten sonrası ise derin bir çukurdur. Çok uzun zaman çıkamazsın ordan çabalarsın çabalarsın baktığında geriye aynı yerde olduğunu fark edersin. Onu görmemek için kaçarsın başka memlekete bu bir yoldur ama çare asla değil. Geceler başlar hiç sevmediğin geceler. Başını her yastığa koyduğunda düşünceler bitirir adamı aldatılmak fena koyar insana hazmetmesi zordur. Uyumayı başarabilirsen bu sefer rüyalar bırakmaz adamı sanki inadına yapıyormuş gibi onun yüzünü görürsün, gözlerinin içini, dudaklarının sıcaklığını hissedersin yada ellerinin soğukluğunu sanki gerçek gibi.. Sabah uyandığında uyku sersemliğiyle fark edemezsin düşünmeye başlarsın anılarını, her gün düşünürsün bıkmadan yorulmadan sadece düşünürsün. Yeni başlayan günde zihnini meşgul etmeye çalışırsın arkadaşlarınla zaman geçirirsin, saatlerce oyun oynar televizyon izlersin beynine düşünmek için fırsat vermemek için. Arkadaşlarınla dertleşirsin içersin içtikçe anlatırsın, tavsiyeler dinlersin ama tavsiye dinlemek istemezsin sadece anlatmak istersin sanki o zehiri vücudundan atarcasına. Ona birşeyler söylemek istersin bu kimi zaman beni bırakma. gitme de olabilir küfür de olablir o an ki duygularında olabilir yada sadece "neden" yazmak gelir içinden. Yazamazsın...
İşin en zor tarafıda onu hergün görmek zorunda kalmaktır. Yüzüne bakamazsın sanki suçlu senmişsin gibi kafanı çevirirsin önüne bakarsın olmaz. Sesini duymamak için mümkün olduğunca uzaklaşmaya çalışırsın, arkadaşlarının yanında normal davranmaya çabalarsın. Gülmek ise en zorudur. Ne mutsuz olduğunun bilinmesini istersin ne de mutlu görünmek. Burda oyunculuk başlar en ünlü aktörlere taş çıkarırcasına performansın başlar. Seyircilerde çevrendekilerdir o kadar iyi oynarsın ki bunu fark edemezler.
Üstünden mevsimler geçtikten sonra kin biter, nefret azalır, sevgi biter ve geriye bakıp düşünürsün. O zamanın verdiği duygu karmaşasında göremediklerini görmeye başlarsın onu ilk gördüğün andan en son ana kadar. Daha sağlıklı görürsün herşeyi o süreci analiz edersin kendi kendine. Ama o acı hep kalır gitmez. Sen onu içine gömersin üstüne yeni anılar eklersin beliki de daha güzel anılar ama o gitmez. Düşünmemeye başlarsın yüzünü görmemeye sesinin duymamaya ama o gitmez oradadır. Sadece daha derine gömülür...
Yorumlar
Yorum Gönder