Cemaat Yapılanması Part I

          Cemaat yapılanması Turkiye'de en etkin haalini Fettullah Gülen'in once Süleyman Demirel'i destekleyip secimi kazandırması daha sonra ise araları açıldığı için Necmettin Erbakan'ı destekleyip secimi kazandırmasıyla başlamıştır. Çünkü bu dönemlerde sağ partiler 3'e bolünmüş haldeydi ve Fettullah'ın omuz attığı secimi kazandı. Bu dönemlerde yavaş yavaş başladıkları kadrolaşmalar bugün en yüksek hâlini aldı. Çünkü bunlar bir şeyin farkına çoook önce varmışlardı. Pkk'nın silahla hiçbir sey elde edemediğini gorup farklı bir yol cizdiler kendilerine. Ve bu mükemmel bir plandi. Siyasi arenada, eğitimde, sağlık sektöründe, polis teşkilatında kadrolaştılar ve hızla kadrolaşmaya devam ediyorlar. Bir örgüt düsünün bir ülkenin siyasi, eğitim, sağlık ve güvenlik oluşumlarına binlerce adam yerleştirdiğini. Simdi bu cemaat liderlerinin yarin birgün istediklerini vermediğimizde bu ülkeye neler yapabileceklerini düşünün ? Şuan polis teşkilatına soktuğu bir memurun 20 sene sonra Emniyet Müdürü olduğunu, bir doktorun kendi hastahanesini açtıgonı, bir öğretmenin Yök Başkanı olduğunu yada bir milletvekilinin Başbakan Cumhurbaşkanı olduğunu düşünün bu plan 2-3 yillik değil uzun vadeli. Bu plan Yurt Dışındaki okullar, Cemaat Evleri, Cemaat Yurtları, Dershaneler üzerinden devlet kademelerine adam yerleştirme şeklinde devam eden uzun ve ayrıntılı bir plan. Tabi bu planın uygulanması için gereken ekonomik kaynakta daha önce yetiştirdikleri yada cemaatin içinden zengin iş adamları. Bu kaynaklardan yararlanarak yaptıkları ekonomik yatırımlar: STV, Meltem Tv, Kanal 7, Zaman Gazetesi, Asya Finans, Zafer Dergisi, Sızıntı Dergisi, Cihan Haber Ajansı, Fem Dershaneleri, Ana Fen Dershanesi, Burç FM vs. saymakla bitmeyecek kadar çok.
Bu bloğumda daha çok siyasi arenaya değinmek istiyorum. Fettullah Gülen 28 şubat süreci devam ederken 1999 yılı Haziran ayında ulusal televizyon kanallarında yayınlanan bazı video görüntüleri Türkiye'deki, laik düzen yerine şeriata dayalı bir İslam devleti kurmak için taraftarlarını teşvik ettiği suçlamalarına neden oldu. Bunun üzerine, 22 Ağustos 2000 tarihinde aleyhinde dava açılmış, 2006 yılında bu davadan cürüm ve şiddete başvurarak teşekkül oluşturduğuna dair delil olmadığından beraat etmiş, bu karar 2008 yılında Yargıtay Ceza Genel Kurulunca oy birliği ile onanmıştır.
       Said Nursi 1925 yılında ortaya çıkan Şeyh Said Ayaklanması'na destek verdiği iddiasıyla Burdur'a sürgün edilmiştir. Buradaki faaliyetleri şüpheli bulunarak 1934'te Isparta’ya sürüldü. 1935 yılında “gizli cemiyet kurmak, rejimin temel düzenini yıkmak” iddiasıyla Eskişehir Ağır Ceza Mahkemesinde aleyhinde dâvâ açıldı ve Tesettür Risalesi’nden dolayı kendisi 11 ay, on altı öğrencisi de 6 ay hapse mahkûm edildi. 1936'da Hapis cezasının bitiminden sonra 7 yıllığına Kastamonu’ya sürüldü.
       1943 yılında 126 talebesiyle birlikte "rejimin temel düzenini yıkmak" iddiasıyla tutuklanarak Denizli hapishanesine sevk edildi. 9 ay tutuklu kaldı. Beraat etti. Daha sonra Emirdağ’a götürülerek burada zorunlu ikâmete mahkûm edildi. 1947 yılında aynı suçlamalarla tekrar tutuklanarak 54 talebesiyle birlikte Afyon hapishanesine sevk edildi. Yaklaşık 20 ay hapiste kaldı. Buradan tekrar Emirdağ’a götürüldü.
Peki sorum şu: Şuan ne değistide bunlar elini kolunu sallayarak gezebiliyorlar? Cemaat evleri, yurtları ve dershane açabiliyorlar ? Düşünceleri mi değişti ? İnanışları mi değişti ? “Tekke, zaviye ve türbelerin kapatılması”, 30 Kasım 1925 tarihinde kabul edilip 13 Aralık 1925 tarihli Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe girmiştir. Soyadı Kanunu ise 21 Haziran 1934 tarihinde kabul edilmiştir. Şimdi bu kanunlar hala yürürlükte ise Cemaat Yapılanması bu kanunun dışında mı kalıyor ? Kalmıyor ise neden kapatılmıyor? Soyadı Kanununa göre " Hoca, efendi, hazretleri, ağa" gibi lakaplar yasaklandı. Peki şuanda Cemaat Liderlerine bu lakaplarla nasıl hitap ediyorlar ?

Yorumlar

Popüler Yayınlar